Öğrenme Nedir?
Öğrenme, bireyin yaşantılar sonucu davranışlarda meydana gelen oldukça uzun süreli değişmelerdir. Bir bilgi ve becerinin, öğrenme sayılması için davranışta değişiklik yapması ve davranıştaki değişikliğin uzun süreli olması gerekmektedir.
Öğrenme, bilgiyi otomatik olarak sıralı bir şekilde öğrencilerin kafasına boşaltmak değildir. Öğrenme, öğrencilerin fikri katılımı ve uygulamasını gerektirir. Yeni öğrenmeler ile kişinin kapasitesi gelişir, önceden yapamadığı bir şeyi yapabilir hale gelir. Daha geniş anlamda, öğrenme sonucu, birey içinde bulunduğu evrene yeni bir anlam yükler ve evrendeki konumunu yeniden tanımlar.
Öğrenme süreci kişinin aktif olduğu bir süreçtir. Öğrenme, bireyin çabası sonucu gerçekleşir.
Öğrenirken karşılaşılan güçlükler nelerdir?
- Yeterli öğrenememe,
- Çalışmak istememe,
- Çalışmak isteyip de çalışamama,
- Çok çalışıp da başarılı olamama, yeterli performansı gösterememe, öğrencilerin,
- Öğretmenlerin ve öğrenci velilerinin sıklıkla dile getirdikleri sorunlardır.
Çocuğunuz nasıl öğreniyor?
Müzik dinleyerek ders çalışması sizi rahatsız ediyor mu? Ya da masasının üzerine yığılmış, dağınık kitaplar varken çalıştığını gördüğünüzde içinizden “Böyle ders mi çalışılır?” cümlesini geçirdiğiniz oluyor mu? Ödevlerini yaparken bir şeyler atıştırmak istiyor mu? Derslerini masa yerine koltuğa ya da yatakta uzanarak yapmayı mı tercih ediyor?
Öğrenme Nasıl Olur?
Öğrenme sürecinde, duyu organları -kısa süreli hafıza -uzun süreli hafıza arasında sıkı bir ilişki vardır. Yeni bilgiler (dışarıdan gelen her türlü mesaj) duyu organları yoluyla fark edilir ve kısa süreli hafızaya aktarılır.
Kısa süreli hafızadaki bilgilerden tekrar edilmeyenler unutulur. Tekrar edilenler ise uzun süreli hafızaya saklanmak üzere kaydedilir. Bu bilgiler belli bir zaman dilimi geçtikten sonra hatırlanabiliyorsa, o bilgilere ilişkin soru sorulduğunda doğru cevap verilebiliyorsa, öğrenme gerçekleşmiş demektir.
Hafıza ve Tekrarlama
Hatırlamayı güçlendirmek için aşağıda belirtilen aralıklarla tekrar yapmak faydalı olur.
- Aynı gün: Öğrenilenler, aynı gün içinde tekrar edilmelidir.
- 24 saat sonra: Araştırmalar tekrar edilmeyen bilginin büyük bir kısmının 24 saat sonra unutulduğunu göstermektedir. Bu nedenle, öğrenilen bilgiler, 24 saat sonra kısa bir tekrarla gözden geçirilmelidir.
- Bir hafta ve bir ay sonra: Küçük bir tekrar, bir hafta ve bir ay sonunda yapılırsa bilgiler uzun süreli hafızaya kaydedilmiş olur.
- Düzenli tekrar edilen bilginin 9 hafta sonra %75’lik kısmı hatırlanırken, tekrar yapılmaması durumunda bu bilginin 9 hafta sonra ancak %20’si hatırlanabilmektedir?
Öğrenme stilleri doğuştan getirdiğimiz, yaşamın içerisinde tutumlar ve uyaranlarla gelişen ve tüm boyutları ile gelişimi etkileyen bir süreçtir. Görsel öğrenme yöntemini kullanan bir çocuk için okuma – yazma bazen sıkıntılı bir sürece dönüşebilir. İşitsel öğrenme becerileri yüksek bir çocuk için ise bu süreç son derece kolay atlatılabilir.
Görsel öğrenme yönteminde başarılı olan bir çocuk için nesnelerin resimleri önem kazanmaktadır. Sesleri ve nesneleri bir arada düşünme ihtiyaçları daha da artmaktadır. Okuduğu metni hatırlayıp, ifade etmekte zorlanırken gördüğü bir resmi tarif etmeyi çok daha kolay yapabilmektedirler. İşitsel öğrenmeyi kullananlarda okumayı sesli yapmak, bilgi öğrenmeyi yazarak, anlatarak çalışma daha çok kullanılmalıdır. İfade etmek ve dinlemenin öğrenmelerin temel kısmını oluşturduğunu unutmamak gerekir.
Kinestetik öğrenme de çocukların öğrenmeye çalıştıkları durumun, nesnenin, olayın, somut ve dokunulabiliyor olması ve böyle tanınması çok önemlidir. Çocuklar öğrenme ile ilgili birçok yolu kullanırlar. Herkes aynı şekilde öğrenmez. Çocukların öğrenirken rahat ve başarılı olduğu yöntemi bularak gelişimlerini hızlandırabilirsiniz. Öğrenmek için tercih ettiği yol, aynı zamanda öğrenme stiline de işaret etmektedir ve bu yöntemler okul başarısını, kendisini algılamasını etkilemektedir. Ayrıca ailelerin de çocuklarını yetiştirme tutumları ve beklentileri onların öğrenme stillerini etkiler. Kinestetik öğrenme stiline sahip bir çocuğun, sürekli kısıtlayan bağımsızlaşmasına izin vermeyen anne modeline sahip olması gelişimini de olumsuz etkileyecektir. Ailelerin çocuklarını dikkatli gözlemlemesi ve yetersiz olduğunu düşündükleri alanlarda öğrenme yöntemleri ile ilgili bilgi almaları için öğretmenleri ile iletişim içinde olmaları gerekmektedir.
İşitsel öğrenmede ise bazen okuyarak anlamayı reddeden çocuğunuza başedemediği problemlerde siz okuyup, ne anladığını sorabilirsiniz. Kitap okumayı sesli yapmak, bilgi alışverişlerinde düşüncesini ifade etmesine destek vermek olumlu olacaktır.
Öğrenme stillerinin zeka ile bağlantısı vardır
Beynimizin öğrenme stilleri ile bağlantılı olduğu bilinmektedir. Örneğin sol beyin becerilerinin daha yüksek olduğu bireylerde analiz yapma ve sözel düşünme kapasitesinin yoğun olduğu gözlenir. Buna karşılık olarak sağ beyin becerilerinin de öğrenme içerisinde farklı rolleri vardır. Doğuştan getirmiş olduğumuz bu becerilerin öğrenme ile geliştiğini, dolayısıyla zekanın da öğrenmeden etkilendiğini söyleyebiliriz. Çocukların öğrenme stillerine uygun eğitim almaları, onların sadece zeka gelişimlerini değil, okul başarılarını yaşamdaki baş etme becerilerinin de gelişmesine yardımcı olacaktır.
Çocuk nasıl öğrenir, sorusuna verilecek cevap, çocuk hangi şartlarda öğrenir, sorusuna verilecek cevapla aynıdır. Çocuğun öğrenmesi için, en iyi şartlar hangi şartlardır? Bu şartlar nasıl olmalıdır? şeklindeki soruların cevaplandırılması gerekir. Burada şunu söyleyebiliriz:
Çocuk; herhangi bir konuda görünce, işitince, söyleyince, yazınca, okuyunca, düşününce, hissedince, tasavvur e-r dince, çizince, tadınca, koklayınca, bir şeyler yapınca, faal olunca; kısaca yaparak, yaşayarak, öğrenme olayına katılarak öğrenir diyebiliriz. Burada bir noktaya dikkat etmek gerekir. Çocuk öğrenmesi ile yetişkin öğrenmesi arasında bazı farklar vardır. Çocuğun dünyası ile yetişkinin dünyası birbirinden farklıdır. Çocuk iyi bir öğrenme çevresinde daha iyi öğrenir. Bu çevrede zihni, duygusal, sosyal vb. alanlardaki uyarıcılar ne kadar çok ise, o kadar iyi öğrenir.
Özellikle çocuk, öğreneceği konuda kendini ne kadar hür hissederse; kendisinin insan yerine konulduğunu bilirse; kendisi için yeni anlamlı, hoş, önemli, sürekli olan uyarıcıları alırsa; o kadar iyi öğrenecektir ve çocuk bizzat bütün benliği ile öğrenme olayına katılacaktır. Böylece öğrenme çocuk için daha kolay olacaktır. Öğrenmeye düşman, öğrenmekten kaçınan biri olmayacaktır. Çocuğuna saygı gösteren, ilgisini onun üstünden eksik etmeyen, çocuğun duygularını paylaşabilen, bu duygulara katılabilen, çocuğuna dürüst davranan, çocuğun kendi başına yaptığı eylemlere fırsat veren bir aile ortamı, çocuk için en iyi öğrenme ortamıdır. Böyle bir ortamda çocuk kendini itilmiş, cesareti kırılmış, ümitsiz, yaşama sevincini kaybetmiş biri olarak hissetmeyecektir. Böyle bir öğrenme ortamı, kısaca çocuğun ihtiyaçlarını en iyi karşılayan öğrenme ortamıdır.
Öğrenmeye Karşı Olumsuz Tutumlar Nasıl Değiştirilebilir?
- Motivasyonun en iyi kaynağı bireyin kendisidir.Çocukların kendi kendilerine bir takım motivasyon kaynakları oluşturmaları sağlanmalıdır. Bu kaynaklar hem kendi içinizde hem de dışarıda mevcuttur.
- Her şeyden önce okulda öğrenilenlerin onun için anlamlı ve değerli kılınması gerekmektedir.
- Her türlü dersi çalışırken, bu çabasının gelecekteki başarı ve mutluluğu ile yakından ilişkili olduğu düşünülmelidir.
- Sıkıcı bulduğu derslerin dahi gelecekte gerçekleştirmek istediği hedeflere ulaşmada bir etkisi olduğunu kabul etmesi gerekmektedir ve bu konuda doğru yönlendirme yapıldığında, o dersleri çalışma isteği artacaktır.
- Çocukların ders çalışmayı başarılması gereken bir iş ya da çözülmesi gereken bir problem olarak görmemeleri için ders çalışmanın daha zevkli bir hale getirilmeye çalışılması gerekmektedir, ders çalışma ve ödev yapma anne baba arasındaki bir mücadeleye döndürülmemelidir. Böylelikle, zamanla ders çalışmanın yani öğrenmenin doyum sağlayıcı bir etkinlik olduğunu düşünmesi sağlanmış olur.
- Motivasyon artırmada ve öğrenmeyi kalıcı hale getirmede en önemli etken, ders çalışmaya yönelik düşüncelerin olumsuzdan olumluya doğru değiştirilmesi gerekir ki burada da anne ve babalara, öğretmenlere önemli görevler düşmektedir.
Her şeye rağmen öğrenmeye karşı tutumunu olumlu yönde geliştirmekte zorlanan öğrenciler bulunmaktaysa, öğretmeni size dikkatinin dağınık olduğundan, sınıfta çok konuştuğundan şikayet ediyorsa, göz önünde bulundurulması gereken ilk şey her çocuğun ayrı bir öğrenme biçiminin olduğudur ve önemli olan çocuğun nasıl öğrendiğini belirlemek ve yeni bilgiyi onun öğrenme stiline göre öğretmektir. Yapılan her türlü müdahaleye rağmen hala sorunlar var ise öğretmeninden, okul rehber öğretmen/psikolojik danışmanından ve uzmanlardan yardım alınmalıdır. Sizin çabanız, başkalarından alacağınız bu yardımlar ve öğrenciyi doğru şekilde motive etme gibi unsurlar birleşince, öğrencinin başarısının artmaması için bir neden kalmaz. Bazı durumlarda örneğin, öğrenme bozukluğu, okuma, anlama vb sorunların sebepleri daha farklı olabilmektedir bu nedenle her sorunun erken tespit edilip gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
Etkili bir öğrenme için öğrenen kişi öğrenme sorumluluğunu yüklenmeli ve öğrenmeye etkin olarak katılmalıdır. Öğrenmenin başarıyla yerine getirebilmesi, öğrenmeye en uygun stratejinin kullanımına bağlıdır. Öğrenme stratejileriyle ilgili bilgi ve beceriler ilköğretimden başlayarak bireye kazandırılmalıdır. Böylece bireyin, hem örgün eğitimde derslerde daha başarılı olmaları, hem de örgün eğitimden sonra yazdığımız bilgi çapında kendilerini geliştirebilmeleri sağlanır.
Kaynaklar
Baltaş, Acar. (1999). Üstün Başarı. Remzi Kitabevi
Boydak, Alp. (2001). Öğrenme Stilleri. Beyaz Yayınları
Howe, M. J. A. (2001).Öğrenme Psikolojisi. Alfa Yayınları
Özakpınar, Yılmaz. (1998). Verimli Ders Çalışmanın Psikolojik Koşulları. EpilsonYayıncılık
Özkalp, Enes. Davranış Bilimmlerİne Giriş. Anadolu Üniversitesi. ISBN 975-06-0095-9.
Öztürk, Ramazan. “Öğrenme Kuramları ve Öğretim İlkeleri” (HTM). İnönü Üniversitesi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2009.
Sekman, Mümin. (1998). Kesintisiz Öğrenme. Alfa Yayınları
Subaşı, G. (2000). Etkili Örenme: Örenme Stratejileri. Milli Eitim Dergisi, 146
Subaşı, G. (2000). Etkili Örenme: Örenme Stratejileri. Milli Eitim Dergisi, 146
http://yayim.meb.gov.tr/yayimlar/146/subasi.htm [24.03.2003]
Türkoğlu, A., Doğanay, A., Yıldırım, A. (1996). Ders Çalışma Becerileri. Baki Kitabevi