Kekemelik

Konuşma Problemine Genel Bakış

Konuşma becerisi ilk yıllarda çok hızlı geliştiği için konuşma problemleriyle de en sık çocukluk çağında karşılaşılır. Bu yüzden aileler özellikle 12–18 ay içindeki çocukların dil gelişimleri dikkatlice izlemelidirler. Eğer herhangi bir dil ve konuşma sorunundan şüphelenilirse yardım almak için zaman uygundur ve bir doktora başvurulması gerekir. Doktor, çocuğunuza yardım edilmesi gerektiğini düşünüyorsa, genel gelişimiyle belirleyici dil ve konuşma özelliklerinin değerlendirilebileceği, varsa üniversitelerin dil ve konuşma bozuklukları birimlerine, dil ve konuşma terapistine yoksa çocuk gelişimi, çocuk ruh sağlığı ya da özel eğitim gibi birimlerine ve özel merkezlere ulaşalmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken şey, belirtilerin sıklığı ve devamlılığıdır.

Dil ve konuşma bozuklukları ne kadar erken fark edilirse, çocuğa yönelik tıbbî ve eğitsel önlemlerin alınması da o kadar erken olacaktır. Aşağıdaki genel durumlar konuşmada sorun olduğunu düşündürür ve zaman geçirmeden yardım aranmalıdır:

  • Yaş, cinsiyet ve fiziksel gelişiminden beklenen düzeyde akıcı ve anlaşılır konuşamama
  • Konuşmanın zor duyulması ya da zor anlaşılması
  • Kulağa hoş gelmeyen bir konuşma tarzının olması
  • Ses tonu ve kelime vurgularında uygunsuzluk
  • Sesleri tam ve uygun olarak çıkaramama
  • Konuşmanın akıcılığında bozukluğun veya konuşmada eksikliklerin olması
  • Kelimeleri anlamına uygun ve yerinde kullanamama
  • Daha önceden ulaşılan konuşma düzeyinde dikkati çekecek ölçüde gerilemenin olması
  • İsteklerini konuşma yoluyla anlatamama, diyalog başlatmakta ve sürdürmekte başarısızlık
  • Hırçın davranışlar sergileme, oyuncakları kırma, dağıtma, kişiye, eşyaya vurma, itme duvarlara vücutlarını sürtme, bir başkasının elini tutma, sıkma gibi haller sergileme. (Bu hareketlerinden dolayı kendi yaşıtlarıyla geçinmeleri zordur. Dolayısıyla bu çocuklarda uyum problemleri de görülür)
  • İlk haftalarda çevreden gelen seslere, tepki vermeme, 8 nci aya kadar anlamsız ve bebeksi sesleri çıkaramama, ilk yılın sonuna kadar anlamlı kelimeleri söylemeye başlayamama, 1,5 yaşına kadar iki kelimeyi bağlayamama ve 2 yaşına kadar anlamlı cümle kuramama, 3 yaşından sonra da sesleri uygun çıkarma, gramer becerisi ve kelime hazinesinin yaşıtlarının gerisinde kalması

Dil ve Konuşma Problemlerine Neden Olabilecek Durumlar

  1. Ağız, diş ve çene yapısını, solunum kaslarını etkileyebilecek yarık damak gibi yapısal anormallikler, diyafram kusurları, diş eksikliği konuşmanın anlaşılmasını zorlaştırabilir.
  2. Gebelikte geçirilen enfeksiyonlar, ilaç kullanımı, erken doğum, doğum güçlükleri çocuğun konuşma gelişimini etkileyebilir.
  3. Doğumdan sonra, ilk yıllarda ve özellikle konuşma açısından kritik yaşlarda yaşanan ve konuşmayla ilgili bölgeleri etkileyebilecek hastalıklar (enfeksiyonlar, havaleler, kalp hastalıkları, kazalar, zehirlenmeler, vs.) konuşmanın gelişimine engel oluşturabilir.
  4. Seçici konuşmazlıkta yalnız iyi tanıdığı kişilerle konuşma, ses kısılması veya konuşamama, istemli fısıldamada kısık sesle konuşmanın tercih edilmesi, hastalıkta bilinçli olarak konuşmama durumu söz konusudur.
  5. Sosyo-ekonomik yetersizlikler, anne-babanın sağlık sorunları, çocuğun bakımında ihmal derecesinde yetersizlikler, sözel uyaranların yoksunluğu, çocuğun konuşma pratiği yapabileceği ortamlar bulamamasına neden olur.
  6. Kazalar, düşme, hastalıklar, tümörler, vb. nedenlerle beyin sarsıntısına uğramış çocuklardaysa, sarsıntının yeri ve şiddetine bağlı olarak, dil sorunları görülmesi olağandır. Bunlara ek olarak, kötü davranılmış ve örselenmiş çocuklarda da çevresel nedenlerden dolayı da olsa, dil gelişimleri açısından gerilik görülmektedir.
  7. Çocuklar konuşmalarını bir şok veya duygusal çatışma nedeniyle de kaybedebilirler. Korkular, heyecanlar, aile hayatındaki büyük değişiklikler, yeni bir kardeşin doğumu gibi durumlar konuşmayı etkiler.

ARTİKÜLASYON BOZUKLUĞU ( Fonolojik Bozukluk-Boğumlanma)

Artikülâsyon: Dil, çene, dişler, dudaklar ve yumuşak damağın, ses tellerinden gelen havayı kullanarak seslerin, hecelerin, sözcüklerin oluşturulmasında kullanılmasıdır.

Artikülasyon bozukluğu nedir?

Kişi sesleri, heceleri ya da sözcükleri doğru biçimde kullanamıyorsa ve bundan dolayı da dinleyici, kişinin ne dediğini anlamayıp daha dikkatli dinlemek zorunda kalıyorsa bu kişilerdeki bozukluk, artikülasyon bozukluğu olarak adlandırılabilir. Bu durumda kişi, lehçesine uygun, gelişimsel olarak çıkartması beklenen sesleri çıkartamaz. Aileler ya da öğretmenler çocuğun bir sesin yerine bir başka ses kullandığını, bazı sesleri söyleyemediğini, ‘konuşmasının anlaşılamadığını’ vb. ifade ederler. Küçük çocuklarda bu durum sıkça görülmekle birlikte zamanla düzelmektedir. Yaş ilerledikçe beklenen düzelme gerçekleşmiyorsa yardım gerekebilir.

Artikülasyon Bozukluğunun Çeşitleri:

1-Sesin Düşürülmesi ya da Atlanması: Daha çok küçük çocuklarda, yetişkinlerde ise seyrek olarak, görülür. Bir sözcüğü oluşturan seslerin tümü çıkarılmadan sözcüğün söylenmeye çalışılması durumunda ortaya çıkar.

Örneğin; Saat- sat, hayvan- ayvan, havlu-avlu, araba-arba, gödüm-gördüm, kapi-api, hava-ava vb. seklinde söylenir.

2-Ses Eklenmesi: Çocukların bir kısmı bazı sözcükleri aslında o sözcükte olmayan başka sesleri ekleyerek söylerler. Genellikle birbiri ardına gelen iki ünsüzün arasına bir ünlü ekleyerek söylemeye çalışırlar, ancak başka seslerde eklenebilir. Bu sözcük başı, ortası ya da sonunda olabilir.

Örneğin; Tren-tiren, Recep-Irecep, Spor-sipor, Saat-sahat, Psikoloji-pisikoloji, havluavlu vb.

3-Sesin Değiştirilmesi: Sık görülen artikülasyon bozukluklarından biridir. Sözcük içinde çıkarılması güç gelen bir ses çocuğa çıkarılması kolay gelen bir sesle değiştirilir. Değiştirmeler bazen sözcüğün başındaki seste bazen de ortasındaki seslerde olur. Bazen sözcük içindeki seslerin yeri değiştirilerek de yapılabilir.

Örneğin; Para-paya, sari-sayi, araba-ayaba (Örneklerindeki gibi ‘r’ yerine ‘y’ sesi

kullanılabilir) Takvim-taklim, defter-tevter, yüzük-yüsük, toprak-torpak, kamyon-kaymon, köprükörpü

(Örneklerindeki gibi yanlış öğrenmeye dayalı olabilir)

4-Sesin Bozulması: Sözcük oluşturulurken esas çıkarılması gereken ses olduğundan baska ses çıkarılarak konuşulur. Bu da konuşmayı özürlü hale getirir.

Örneğin; Gelir-gelix-geliy-gelüm ( ‘x’ yöresel olarak çıkarılan bir sestir) Karagözkaxgöz

Ne yapılmalıdır?

  • Artikülâsyon bozukluğu tanısı konulursa mutlaka uzman yardımı alınarak çalışılmalıdır. Rehberlik ve Araştırma Merkezlerine, danışmanlık merkezlerine başvurarak artikülasyon testi yaptırmalı ve artikülasyon çeşidi, hatalı seslerin sayısı ve bu hatalı seslerin başta, sonda ya da ortada mı olduğu hakkında bilgi almalıdır.
  • Çocuğun konuşmasını bölmeyin ya da sürekli düzeltmeyin. Arkadaş ve akrabalar da dâhil olmak üzere kimsenin çocukla alay etmesine izin vermeyin. Bunun yerine iyi bir model olun. Yanlış seslendirilen kelimeyi doğru şekliyle ifade edin. Eğer çocuk, “Sayı güneş” derse “Evet, sarı güneş, büyük sarı güneş bizi ısıtıyor” gibi tekrarlayarak düzeltin.
  • Artikülasyon bozukluğu, sosyal, duygusal, akademik ve/ya da iş hayatını etkileyecek duruma gelmişse bu sorunun çözümü daha önemli hale gelir. Konuşmamız bizim bir parçamızdır. Yaşam kalitemiz, konuşmamızın yeterliliğinden etkilenir. Dolayısıyla artikülasyon sorunları acilen ele alınmalıdır.

KEKEMELİK

Kekemelik, kişinin tekrar kekeleme kaygısıyla konuşma sesi, hece, sözcük ya da, cümleciklerin irkilme, duraklama, uzatma, patlatma, yinelemeler ve bazen bunların yanında, birtakım yüz, el, kol ve vücut devinimleri gibi belirtilerle konuşmanın ritim ve akıcılığında oluşturduğu iletişim bozukluğudur.

Kekemeliğin çoğunluk tarafından kabul edilmiş bir tanımı yoktur. Bazıları kekemeliği bir ritim bozukluğu olarak kabul ederler. Ritim bozukluğuna konuşmanın akıcılığındaki bozukluğu ekleyenler de vardır. Kekemelik, dil ve konuşma gelişiminin ilk evrelerinde ortaya çıkmaktadır. Konuşmanın akışında, ritminde veya akıcılığında bir bozukluk olması durumudur.

 Kekemelik bir hastalık değildir. Genellikle 2–7 yaş arasında ortaya çıkar, en çok 3–5 yaş arasında görülür.

Erkek çocuklarda daha ağır seyreder.

Kız-erkek oranı 1/5 tir.

Yapılan araştırmalara göre kekemelik görülen kişilerin ailelerinde de kekemelik oranı yüksektir.

Kekemeliğin Nedenleri:

Günümüzde kekemeliğin nedenlerine dair ileri sürülmüş pek çok farklı kuram vardır. Bunların hiçbiri kesin ve net bir şekilde kekemeliğin nedenini ortaya koyamamıştır. Farklı bireylerde farklı nedenleri olabilir, organik ve çevresel etkenler ya da birkaç etken bir araya geldiğinde de ortaya çıkabilir. Ancak, kekemeliğin nedeninin psikolojik olmadığı bilimsel olarak kabul edilen bir gerçektir. Yani hiçbir çocuk, korktu ya da üzüldüğü için kekeme olmaz. Bu gibi duygusal durumlar, eğer çocukta genetik bir yatkınlık söz konusu ise (birincil derecede akrabalarında kekemelik öyküsü varsa) tetikleyici bir rol oynayabilir.

Kekemeliğin Belirtileri:

  • Kekemelik ışık ve ses dalgasına dayalı iki tür belirti veren bir iletişim problemidir. Kekemelik tek bir isim ile anılan bir problem ise de, kendi içinde bir takım ayrıcalıkları olan türler halinde de ele alınabilir.
  • Ses dalgasına dayalı olan belirtileri yukarıda verilen tanımlar içinde değişik sözcüklerle ele alınmış bulunmaktadır.  Ama burada bir kez daha sıralamakta bir sakınca yoktur. Sesin çıkması gereken zamanda çıkmayışı, patlayarak çıkması, gereğinden fazla uzatılması, gereksiz yere yinelemesi, seslerin birbirine ulanarak sözcük oluşturulmasında olağandışı yerlerde duraklayarak ulamanın kesintiye uğraması gibi belirtiler sese ilişkin olanlardır.
  • Ayrıca bunlara ek olarak ışık dalgası, yani görüntü veren diğer belirtiler de vardır. Bunlar konuşanın dudak, burun hareketlerinde olağan dışılık, göz kırpma, gereksiz yerlerde yüz kasılmaları, boyun sinir ve kaslarında kabarma ve gerilme, el ve kol hareketlerinde sertleşme ve gereksiz davranışlar, ayak, bacak hareketlerinin katılması ve tepik, kasılma gibi davranışların görülmesi, bazen tümüyle gövdenin olağandışı davranışlarda bulunması halleridir.
  • Kekemelik bazı kişiler için konuşmaya başlama sorunudur. Kişi konuşmaya niyet eder, konuşmak için girişimde bulunur. Fakat bir türlü konuşmanın ilk sözcüğünde, ilk sözcüğün sesine başlayamaz. Onu çıkartmak için zorlanır. Bu zorlanma dışardan da kolayca fark edilebilecek düzeyde olur.
  • Kekemeliğin bir diğer türü, konuşma başladıktan sonra alışılmamış bir biçimde konuşmanın kesilmesi ya da duraklamasıdır. Çoğunlukla başlanmış olan tümce bir ya da bir kaç yerinde kesintiye uğrar. Bazı hallerde her duraklamayı bir başlayamama güçlülüğü izler.
  • Bir başka tür kekemelik, konuşmaya başlarken belirli seslerin çıkarılış biçimiyle ilgilidir. Bazı bireyler konuşurken bazı sesleri, özelikle sözcüklerin ilk seslerini birden patlatarak çıkarır. Birey para diyecekse, önce duraklar. Bütün gücünü ilk ses olan ‘p’ nin çıkarılmasına harcar. Böylece ilk hece olan ‘pa’ olağandışı bir gürlükte ve birden çıkarılır. Bundan ötürü böylesi belirti veren kekemeliğe patlama denir.
  • Bazı olgularda belli bazı sesler olağandışı sayıda yineler. Birey ben diyecekse ‘b’ sesini heceleyerek be, be ,be ,be ,be, be….diye yineler ve sonunda ‘n’ sesini de ekleyerek ben sözcüğünü tamamlar.
  • Bazen ses olağandışı uzatılarak çıkarılır. Uzak demek isteyen bir kekeme ‘u’ sesini gereğinden fazla uzatarak ancak uzak sözcüğünü söyleyebilir. O zaman sözcük uuuuuuuuuuzak biçiminde çıkarılmış olur. Uzatma ilk seslerde olduğu gibi sözcük ortasında olan sesler de pek görülmez. Konuşma sırasında tekrarlar, tutulmalar, seslerin uzatılması ya da kaslardaki aşırı kasılma, yüzde, ellerde ve ayaklarda tikler biçiminde özellikler göstermektedir.

Örneğin; ‘sosis’ kelimesini söylerken ‘so-so-so-sosis’ ya da ‘sssssssosis’ diyebilir.

  • Gerginlik ve kaygı kekemeliği artırır.
  • Kekemelik başladıktan sonra; tırnak yeme, tikler, gece-gündüz işemeleri, korkular, obsesif davranışlar, hırçınlık gibi ek belirtilerde görülür.

Görünme Sıklığı Nedir?

  1. Kekemelik,  genellikle dil gelişiminin erken dönemlerinde ortaya çıkar (2-6 yaş). Kekemeliğin ortaya çıkma yaşı bazı durumlarda, okul çağına, nadiren yetişkinliğe rastlamaktadır. Kekemelik, toplumda % 3 oranında görülmektedir. Çocuklarda genellikle ailedeki daha küçük çocuklarda görülmektedir. Erkeklerde kadınlara göre 3-4 kat daha çok görülmektedir. Ketsel kesimlerde kırsala göre daha çok gözlenmektedir. En çok 2-6 yaş arasında görülmekte olup, ortalama başlangıç yaşı 5 yas civarıdır.
  2. Daha yaşlı kekemelik vakalarının daha çok durakladıkları, hava akımlarındaki kesilmelerin , ses tellerine uygulanan basıncın, iletişim kurma korkularının daha yüksek olduğu ve konuşma durumlarından kaçınmanın daha çok görüldüğü saptanmış.
  3. Genel olarak erkek çocukların kızlara göre daha karmaşık düzeyde kekelemelerinin olup, daha çok kekeleyerek, daha az karşılarındakilerle göz göze gelmeye çalıştığı, iletişim kurmaktan kaçındıkları, dolayısıyla tedavilerinin de daha uzun sürdüğü belirlenmiştir.
  4. Bazı vakalarda erişkinliğe geçiş döneminde kaybolmakta, bunun dışında tedavi edilmeyen vakalar omur boyu sürmektedir.

Ne yapılmalıdır?

  • Hem çocukların hem de yetişkinlerin tedavisine yönelik birçok başarılı yaklaşım vardır. Bir tedavi yaklaşımının diğerinden üstün olduğuna yönelik bilimsel veri yoktur. Bu konuşma sorunu erken müdahale edilmezse diğer sorunlar gibi yetişkin yaşlara kadar süreklilik gösterebilir.
  • Kekemeliği oluşturan, devamını sağlayan veya ağırlaştırıcı olan etkenlerin ortadan kaldırılması ya da etkilerinin azaltılması yoluyla kekemeliğin gelişimi durdurulabilir.
  • Çocuk problemin farkına vardırılmalı, problemi en doğru şekilde kendine fark ettirilmeli, yanlış yargılardan kurtarılmalı ve problemini yenmek için istekli hale getirilmeli.
  • Çocuk konuşması için cesaretlendirin, geniş arkadaş çevresi olmasını ve sosyal faaliyetlere katılmasını sağlayın. Size bir şey söylemeye çalışırken dikkatinizi ona verin.
  • Konuşma sonuna kadar sabırla dinlenmelidir. Dikkatle dinlendiğini gösterecek jest ve mimikler yerinde kullanılmalıdır. Çocuk konuşurken takılma ve kekeleme gibi durumlarda konuşması düzeltilmemeli onun adına konuşulmamalıdır.
  • Hiç bir zaman çocuğa “dur, acele etme”,”yeniden basla”,”önce derin bir nefes al” gibi uyarılarda bulunmayın. Bütün bu uyarılar çocuğun dikkatini konuşması üzerine toplar. Konuşurken çocuk belli bir tutulma gösterirse çocuğun dikkati başka yöne çekin

Kekemeliği Artıran Durumlar:

Telefon görüşmeleri, bir isim söylerken, önemli bir şey söylemek isterken, zaman yetersizliğinde, kekeleyen kişiyi zor anlayacağı düşünülen birileri ile konuşulduğunda, önemli bir şahıs ile konuşulduğunda ve geniş bir dinleyici kitlesine konuşulduğunda ortaya çıkmaktadır.

Kekemeliğin Azaldığı ve Ortadan Kalktığı Durumlar:

Şarkı söylerken, koro şeklinde ya da başka birisiyle birlikte okurken, fısıltıyla konuşurken, küçük çocuklarla konuşurken, yüksek sesin bulunduğu ortamlarda konuşurken, monoton konuşurken, metronomun (tempo tutmaya yarayan bir aygıt) ritmik vuruşlarıyla konuşurken azalmakta ya da ortadan kalkmaktadır.

Ailelere Öneriler

  • Dil ve konuşma sorunu olduğunu sezdiğiniz ya da kuşkulandığınız çocuğun bir dil ve konuşma terapisti tarafından değerlendirilmesini sağlayınız. Bulunduğunuz şehirde bir dil ve konuşma terapisti yoksa işitme ve zihin engelliler alanında eğitim görmüş öğretmenlerden, psikologlardan, işitmenin ölçülmesi ve cihazlandırma alanında eğitim görmüş odyologlardan, bu konuya ilgi duyan ve kendilerini bu konuda yetiştirmeye çalışan kişilerden yararlanmanızın, belki çocuğa yardımı olabilir.
  • Çocuğunuzun nasıl konuştuğundan çok ne söylediğine dikkat edin. Eğer nasıl konuştuğuna dikkat etmek istiyorsanız, olumsuzluklara değil olumlu davranışlara dikkat edin ve bunları pekiştirin.
  • Çocuğunuzun yapamadıklarını düzeltmeye çalışmak yerine, yapabildiklerinden yola çıkarak yapamadıklarını neden yapamadığının farkına varmasını sağlamak yoluyla sistemi kavramasına yardımcı olun.
  • Bir çocuğu başka çocukla kıyaslamayın. Onu kendi içerisinde ve zaman doğrultusunda değerlendirin.
  • Evde yüksek sesle şiir ve kitap okuma bir konu üzerinde konuşma bir olayı yorumlama bir öyküyü anlatma vb. çalışmalara uygun ortamlar hazırlanmalıdır okul ve aile bu konuda il birliği yapmalıdır.
  • Çocuğunuza konuşmak için zaman ayırın. Onun kendisini ifade etmesini sağlayın.
  • Onunla konuşurken sıranızı bekleyin, bir şey söyleyin ve size yanıt vermesine fırsat tanıyın.
  • Günde en az bir saat, onunla yüz-yüze konuşmak ve kitap okumak için zaman ayırın.
  • Odadaki televizyon, radyo, video, müzik ve bilgisayar oyunları gibi değişik seslerin olmadığı ortamda iletişim kurmayı deneyin.
  • Az konuşmanın çocuğunuzun sizinle konuşmasını zorlaştıracağını unutmayın.
  • Konuşurken çocuğunuza bakın ve size dikkat ettiğinden ve dinlediğinden emin olun.