Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi

Geleneksel kuramlardan farklı olarak kısa süreli, geçmiş yerine geleceğe odaklanan, sorundan çok çözüm konuşmalarının üzerinde duran, somut tekniklerin kullanıldığı, daha az kapsamlı, tümevarımsal ve iyimser bakış açısına sahip bir model olarak tasarlanmıştır

Problemlerin çözümüne yönelik değişimler yoluyla ilerlerken; danışanın kısıtlı yönlerinden çok güçlü yanları ve kaynakları üzerine geleceği yapılandırmanın en iyi yollarını bulmak, çözüm odaklı kısa süreli terapi yaklaşımının temel ilkelerinden sayılabilmekte çözüm konuşması veya çözüm üzerinde konuşmak, soruna bakmaksızın devam etmek, değişim yaratmak ve geliştirmek istenen yaşam yönlerini araştırmaktadır. Bunun yanı sıra bireylerin yetersiz yönlerinden çok güçlü yönlerini ve sınırlı yönlerinden çok olanaklarına vurgu yapmaktadır Çözüm odaklı terapi, öncülü olan kısa aile terapisi ile başlamış ve geliştirilerek günümüzde, sosyal hizmetler, depresyon, bağımlılık, cinsel taciz, okul, çocuk ve ergen sorunlarına kadar birçok konuda olumlu sonuçlar veren bir terapi yöntemi olmakta ve bugün ve gelecek adına geçmişten uzak duran tutumuyla geleneksel yöntemlerden ayrılmaktadır.

1970 yılından beri gelişmekte olan Çözüm odaklı terapi, danışanın yaşamındaki hedefleri belirlemesine, danışanın benzer problemlerle geçmişte üstesinden gelebildiği istisna durumlara ve geleceğin yapılandırılmasına odaklanmakta ve bu yaklaşımda önemli olan danışanın geçmişi değil; şu andaki durumu ve geleceği olmasıdır. Çözüm odaklı terapi danışmanlar, sorunlar üzerinde değil; çözümler üzerinde durmakta ve danışanın problem çözme yeteneklerine odaklanmaktadır. Çözüm odaklı terapi yaklaşımında hiç kimsenin problemsiz bir hayatı olamayacağı, sorunların nedenlerini bilmenin zorunlu olmadığı ve bu problemlerin ancak planlanarak adım adım çözümlenebileceği bir anlayışı hakim olmakta dolayısıyla terapist kişinin problem çözme yeteneklerine odaklanmakta ve kişinin içinde bulunduğu problemi çözmekte kullanmaktadır.

Çözüm odaklı kısa terapi temel ilkeleri aşağıda yer almaktadır.

Geleneksel kuramlardan farklı olarak kısa süreli, geçmiş yerine geleceğe odaklanan, sorundan çok çözüm konuşmalarının üzerinde duran, somut tekniklerin kullanıldığı, daha az kapsamlı, tümevarımsal ve iyimser bakış açısına sahip bir model olarak tasarlanmıştır

Problemlerin çözümüne yönelik değişimler yoluyla ilerlerken; danışanın kısıtlı yönlerinden çok güçlü yanları ve kaynakları üzerine geleceği yapılandırmanın en iyi yollarını bulmak, çözüm odaklı kısa süreli terapi yaklaşımının temel ilkelerinden sayılabilmekte çözüm konuşması veya çözüm üzerinde konuşmak, soruna bakmaksızın devam etmek, değişim yaratmak ve geliştirmek istenen yaşam yönlerini araştırmaktadır. Bunun yanı sıra bireylerin yetersiz yönlerinden çok güçlü yönlerini ve sınırlı yönlerinden çok olanaklarına vurgu yapmaktadır Çözüm odaklı terapi, öncülü olan kısa aile terapisi ile başlamış ve geliştirilerek günümüzde, sosyal hizmetler, depresyon, bağımlılık, cinsel taciz, okul, çocuk ve ergen sorunlarına kadar birçok konuda olumlu sonuçlar veren bir terapi yöntemi olmakta ve bugün ve gelecek adına geçmişten uzak duran tutumuyla geleneksel yöntemlerden ayrılmaktadır.

1970 yılından beri gelişmekte olan Çözüm odaklı terapi, danışanın yaşamındaki hedefleri belirlemesine, danışanın benzer problemlerle geçmişte üstesinden gelebildiği istisna durumlara ve geleceğin yapılandırılmasına odaklanmakta ve bu yaklaşımda önemli olan danışanın geçmişi değil; şu andaki durumu ve geleceği olmasıdır. Çözüm odaklı terapi danışmanlar, sorunlar üzerinde değil; çözümler üzerinde durmakta ve danışanın problem çözme yeteneklerine odaklanmaktadır. Çözüm odaklı terapi yaklaşımında hiç kimsenin problemsiz bir hayatı olamayacağı, sorunların nedenlerini bilmenin zorunlu olmadığı ve bu problemlerin ancak planlanarak adım adım çözümlenebileceği bir anlayışı hakim olmakta dolayısıyla terapist kişinin problem çözme yeteneklerine odaklanmakta ve kişinin içinde bulunduğu problemi çözmekte kullanmaktadır.

Çözüm odaklı kısa terapi temel ilkeleri aşağıda yer almaktadır.

  • Terapötik odak, geçmiş problemler veya mevcut çatışmalardan ziyade danışanın arzuladığı geleceğe odaklanmalıdır.
  •  Danışan, mevcut faydalı davranışlarının sıklığını artırmaya teşvik edilir.
  • Problemler sürekli değildir, istisnalar vardır- yani sorunun ortaya çıkabileceği ama çıkmadığı zamanlar – istisna zamanlar, danışan ve terapist tarafından çözümleri yeniden yapılandırmak için kullanılabilir.
  • Terapistler, danışanların mevcut istenmeyen davranış, biliş ve etkileşim kalıplarına, danışanın repertuarında yer alan veya birlikte oluşturabilecekleri alternatiflerle çözümler bulmaya yardımcı olur.
  • Beceri geliştirme ve davranış terapisi müdahalelerinden farklı olarak, model danışanlar için çözüm davranışlarının zaten mevcut olduğunu varsayar.
  • Küçük değişimlerin, büyük değişimlere yol açtığı iddia edilmektedir.
  • Çözümlerin, danışan veya terapist tarafından tanımlanan herhangi bir sorunla doğrudan ilişkili olması zorunlu değildir. •Terapistin danışanı çözümler oluşturmaya davet etmesi için gereken konuşma becerileri, danışan sorunlarını teşhis etmek ve tedavi etmek için gerekli olanlardan farklıdır.