Mağdur Çocuklara Yönelik Psikososyal Müdahaleler

Bu bölümde 5395 sayılı ÇKK’nda tanımlanan “bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru olan çocuklar” için uygulanabilecek psikososyal müdahaleler ele alınacaktır.

GİRİŞ

Mağdur çocuk çeşitli yaşam olaylarından olumsuz etkilenmiş, zarar görmüş, travma sonrası stres belirtileri gösterebileceği düşünülen çocuklardır. Mağdur çocukların zarar gördükleri bu olaylar, ihmal, istismar, şiddet, suça sürüklenme, göç, çalıştırılma, boşanma, bağlandığı bireyin kaybı, savaş, afetler gibi travmatik olaylardır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) çocuk ihmal ve istismarını ”çocukların sağlığını, sağ kalımını, gelişimini veya ilişkilerdeki güven duygusunu olumsuz yönde etkileyen fiziksel-duygusal-cinsel istismar, ihmal ve diğer sömürü türleriyle sonuçlanan kötü davranışlar” olarak tanımlamıştır (WHO 2017). Ruhsal hastalıkların sınıflandırıldığı DSM-5’te belirtildiği gibi çocuklar için doğrudan örseleyici olaya maruz kalmak kadar, olaya tanık olmak, ana-babasının ya da bağlandığı birinin başına geldiğini öğrenmek de travmatik etkiye neden olur (APA, 2013).

Ruhsal travma, kişiye yönelik bir ölüm tehdidinin bulunması, kişinin fiziksel veya yaşamsal bütünlüğüne yönelik bir tehdidin ortaya çıkması; şahit olduğu veya bir yakınının başına gelen tehlikeli olaylara maruz kalması nedeniyle aşırı korku, dehşet, çaresizlik, tehlikede hissetme durumudur. Çocuklar ve ergenler fizyolojik, nörolojik, bilişsel, duygusal ve sosyal olarak gelişim sürecindedirler ve henüz tamamen olgunlaşmamışlardır. Bu nedenlerle çocukların hem bir sorunu ortaya koyuş biçimleri, anlamlandırmaları, hem de sorunlara çözüm üretmeleri yetişkinlerinkinden farklıdır.

Mağdur çocukların gelişimsel özelliklerine göre değerlendirilmesi ve müdahale edilmesi gerekir. Özellikle erken yaşta gelişen travmalarda çocuklar, duygularını sağlıklı yönetemez ve ifade edemezler. Çocuğun erken dönemde yaşadığı travmatik olay sonlansa bile anı, bedensel ve duyusal hafızasında gömülmüş olarak kalmaya devam eder. Bu durum, çocuğun ona bakım verene güvenle bağlanmada güçlük çekmesine ve duygularını yönetmeyi öğrenmesinin engellenmesine neden olabilir.

ÇOCUKLUK TRAVMALARININ ÖNEMİ

Çağdaş travma uzmanlarından Bessel van der Kolk  (2014), prenatal dönemde beden ve duyu hafızasına her anının kaydolduğunu şu şekilde ifade etmiştir: “Doğmadan önce de duyularımız bizi şekillendirir. Anne karnında amniyo sıvısını tenimizle hissederiz, kokusunu duyarız. Annemizin kalp atışlarını, mide-hazım seslerini, dışardaki sesleri duyarız. Annemizin hareketlerine göre hareket ederiz. Doğumdan sonra, duyumlarımız kendimizle ve çevremizle ilişkimizi belirler. …bütün bunlar biz hatırlamasak da sinir sistemimizi etkiler ve bizi şekillendirir”. Bu durumda yaşamın ilk yıllarında, bebeklerin ve küçük çocukların güvenilir, öngörülebilir, erişilebilir, şefkatli ve kapsayıcı bakım verenlere ihtiyaç duydukları açıktır. Bu ihtiyaçların sağlandığı ortamlarda beynin sağlıklı ve normal geliştiğini, kötü muameleye maruz kalan çocukların beyinlerinde önemli birçok bölümün zarar gördüğünü çalışmalar göstermektedir (Teicher 2002, 2013, 2015). Erken dönem çocukluk travmaları ile ilgili çalışmalar yapan Perry (2006) de bu durumu, “çocukluk dönemindeki travmatik ve olumsuz deneyimler, beyinde önemli sistemlerin anormal organizasyonuna ve işleyiş bozukluğuna neden olur” şeklinde ifade etmiştir.

Gebelikten itibaren altı yaş sonuna kadar olan dönem, travmaya maruz kalma bakımından en riskli dönemdir. Çocukların gebelikten-6 yaşa kadar, çoğu zaman kendi evlerinde istismar, ihmal veya diğer incitici olaylara maruz kalmasının neden olduğu erken dönem travmaları “gelişimsel travma” olarak adlandırılır. Bir çocuk aşırı strese maruz kaldığında, ebeveyninin/bakım verenin bu stresi azaltmaya yardımcı olmadığında veya stresin nedeni olduklarında, çocuk gelişimsel travma yaşar. Gelişimsel travma, bilişsel/akademik, fiziksel, duygusal, sosyal olmak üzere gelişimin pek çok alanını olumsuz etkiler (Cozolino,2006; Ford ve Courtois 2009; Gomez 2013). Ayrıca erken dönem travmalarının neden olduğu sorunlara zamanında müdahale edilmezse, durumun zamanla ağırlaşıp pek çok hastalığa neden olabileceği 1995 yılından beri sürdürülmekte olan çalışmalarda (ACE/Adverse Childhood Experiences Study) ortaya konulmaktadır (Felitti ve ark 2012; Ivarez ve ark 2011). Erken dönem travma mağduru olan çocukların %51’inin okul çağında öğrenme ve davranış sorunları yaşadıkları da bildirilmektedir (Burke ve ark 2011).

MAĞDUR ÇOCUKLARIN PSİKOLOJİK AÇIDAN DEĞERLENDİRMESİ

Mağdur çocukların yaşlarına uygun olarak hem gelişim, hem de travma perspektifinden değerlendirilmeleri gerekir. Bir çocuk özellikle erken dönemde (prenatal dönem-6 yaş) kötü muameleye maruz kaldı ise gelişiminin pek çok alanı olumsuz etkilenebileceğinden, bilişsel, duygusal, sosyal ve fiziksel açılardan kapsamlı olarak değerlendirilmesi gerekir. Travmanın detaylı öyküsü alınarak, tekli mi, kompleks mi, halen süren bir travma mı olup olmadığı değerlendirilmelidir. Ayrıca ailenin, çocuğun içinde bulunduğu ortamın detaylı incelenmesi gerekir. Mağdur çocukların çoğunda bağlanma ve duygulanım zarar görebilir. Bu durumda güvensizlik, sakin kalamama, duygularını yönetememe, ifade edememe, istek ve ihtiyaçların bağlantısını kuramama, sosyal izolasyon, kişiler arası etkileşimde zorluklar görülür. Davranış alanında da, dürtü kontrol zorluğu, zarar verme davranışı, öfke, karşı çıkma davranışları, kuralları anlama ve uyum göstermede güçlük, uykuda düzensizlik, yeme bozukluğu, yaşına uygun davranamama gibi sorunlar yaşayabilirler. Mağdur çocuklar bilişsel alanda da çeşitli güçlükler yaşarlar. Bu alanlar, dikkat, odaklanma, dil-ifade, nesne devamlılığı, öğrenme, planlama, zaman ve mekân oryantasyonu gibi alanlardır. Erken dönem kötü muamele görmüş çocuklarda duyu-motor alanlarda da güçlükler görülür. Koordinasyon, denge, hareketlerini kontrol, beş duyu alanında sorunlar ile somatizasyon, psikosomatik (ağrı, astım, deri, bağışıklık hastalıkları, vb.) hastalıklar sık görülür (Blumenfeld ve ark,2010).

Özetle, mağdur bir çocuk için yukardaki sorun alanlarına müdahale planı hazırlamadan önce detaylı, titiz bir şekilde gelişim, travma ve aile öyküsü alınmalıdır. Müdahaleye başlamadan önce en önemli konu, mağdur çocuğun güvende olup olmadığının belirlenmesi ve önce güvenliğinin sağlanmasının gerektiğidir. 

MAĞDUR ÇOCUKLARA PSİKOSOSYAL MÜDAHALE/PSİKOTERAPİ

Müdahale travma odaklı olmalıdır. Çocuğun gelişim, aile ve travma öyküsü terapi planının temelini oluşturur. Birçok çocuğun farklı gereksinimleri vardır, bu nedenle müdahalede çeşitli tekniklerden yararlanılır. Mağdur çocuğa terapi müdahaleleri sadece ruhsal travma yaralarını onarmak için değil, onu geleceğe hazırlamak, tekrar başına gelmesini önlemek, korumak amacıyla da planlanır.

Olağandışı deneyimler birey tarafından kolay anlaşılamadığı ve kabul edilemediği için sindirilebilmeleri oldukça güç olmaktadır. Profesyonel yardım bu noktada çok önemli ve gereklidir. Bu yardımdan ne kadar yararlanılacağı, yaşanan travmanın tipine ve şiddetine, mağdurun yaşına, daha önceki yaşam deneyimlerine, sorunla başa çıkma becerilerine, çevreden alınan desteğin düzeyine bağlıdır. Yapılan çalışmalardan ve deneyimlerimizden, çocuklara felaketin erken döneminde yapılan psikolojik desteğin, ilerde gelişebilecek ruhsal sorunları önlediğini biliyoruz. Bu nedenle, özellikle küçük çocukları travmanın etkisinden korumak için en kısa zamanda psikolojik destek verilmelidir. Travma sonrası müdahale, kişinin en azından kriz öncesi işlevselliğine ve rutinine geri dönmesini sağlamayı hedeflemelidir. Ayrıca travma sonrası müdahale, kişinin gelecek zorluklarla başa çıkmak için öz kaynaklarını fark etmesine, kullanabilmesine ve zenginleştirmesine yardım etmelidir. Bireyin sorun çözme ve baş etme becerilerini kullanabilmesini sağlamalıdır (Korkmazlar, 2014).  

Eroğlu ve Demiröz (2020) psikososyal müdahale ve destek sürecinde dikkat edilecek unsurları şu şekilde sıralamışlardır:

1. İhtiyaç ve kaynak değerlendirmelerinin yapılması,

2. Psikolojik ilk yardım ve terapi hizmetlerinin planlanması,

3. Sevk Etme ve Yönlendirme,

4. Psikoeğitim,

5. Yüz yüze ya da çevrim içi destekleyici görüşmelerin yapılması,

6. Akran etkileşim grupları, psikodrama, sosyal beceri geliştirme vb çalışmaların planlaması

7. Aile içi ilişkilerle ilgili çalışmalar,

8. Gerektiğinde ev ziyaretlerinin yapılması.

Yukarıdakilere ilaveten özellikle sosyal destekleri olmayan çocuklar için gençlik evleri oluşturulmasını önermişler böylece çocuğun kendisi, çevresi ve geleceği ile bütünlüğünü kurabilmesine katkı sağlanabileceğini belirtmişlerdir (Eroğlu ve Demiröz, 2020).

Mağdur çocukların gelişimini, akıl-ruh sağlığını bozan tüm semptomların kökeninde bir tür ruhsal yaralanma olduğu gerçeği üzerine müdahale planlanmalıdır. Bu nedenle terapistlerin, hem semptomları tedavi eden, hem de temel nedenleri ele alarak hayata uyumu sağlama görevleri vardır. Bu nedenle mağdur çocuklara yardım edecek terapistlerin çok bilgili, donanımlı, kapsayıcı ve şefkatli olmaları gerekir. Mağdur çocuklara yönelik travma odaklı bir terapinin içermesi gereken temel unsurlar şu şekilde özetlenebilir (Kraybill, 2021):

  1. Psikoeğitim: Travmanın hayatta kalanlar, aileler (bireysel travma) ve topluluklar (toplumsal travma) üzerindeki biyolojik, duygusal, fiziksel, ruhsal ve sosyal etkileri hakkında uygulamalı psikoeğitim vermek.
  2. Bireyselleştirilmiş Sürdürülebilirlik Planı: Terapi sürecinde stres semptomlarını hafifletmede, acıya dayanma ve neşeyi deneyimleme kapasitesini artırmada etkili olduğu bilinen rutinleri içeren bir plan uygulamak.
  3. Uyum Temelli Psikoterapi: Uyum (attunement), başka bir kişiyle, tam ve duyarlı bir şekilde beraber olunan sözsüz bir süreçtir. Uyumlanmanın önemli bir yönü, bir bakım veren ile çocuğun etkileşimde bulunarak deneyimledikleri ortak bir etkinlik olmasıdır. Terapide terapist “ortak düzenleyici/co-regulator” rolü üstlenir. Zamanla, çocuk günlük yaşamda terapi odası dışında da kendi kendini yönetmeyi öğrenebilir. Uyumlanmış ilişki sayesinde, mağdur çocuk travmanın ardından gelen acı ve kayıplara dayanma kapasitelerini genişletmeyi öğrenir.
  4. Öz Düzenleme: Bu, kişinin duyusal, duygusal ve bilişsel tepkilerini kontrol etme, yönetme becerisidir. Bu beceriyi geliştirmek için ifade terapileri (sanat, drama, hareket, dans, müzik), bedeni sağlıklı kullanmaya yönelik egzersizler ve beden farkındalığını kolaylaştıran uygulamalardan yararlanılır.
  5. İşlemleme ve bütünleştirme: Terapi ilerledikçe, danışanlar savunma mekanizmalarının çoğunu daha üretken olacak şekilde yeniden kullanabilir ve travmayı işlemleyip, anlamlandırma kapasitelerini artırabilirler. Danışanlar kendilerine, geçmişine, bugününe ve geleceğine anlam vererek bakabilirler, hayattan keyif almayı öğrenebilirler. Her zaman değil ama “yeterince iyi” hissettiren bir şekilde devam etmeyi öğrenebilirler.

Özellikle küçük mağdur çocuklara psikososyal yardım programı, çocukların güvenini korumayı, sevgi, şefkat ve fiziksel yakınlığı sağlamayı; duygu ve düşüncelerini dile getirmelerine yardım etmeyi, bu konularda ebeveynlere ve öğretmenlere psikoeğitim vermeyi içerir. Mağdur çocuğa müdahale planının içeriği şöyle özetlenebilir:

  • Güvenliğini sağlamak,
  • Travmasını çalışmak,
  • Olumlu bağlanma ilişkileri geliştirmek, 
  • Duyu-motor alanda düzenleme yapmak,
  • Duygusal eğitim, duygu regülasyonu öğretmek,
  • Stabilizasyonunu sağlamak,
  • Olumlu davranış geliştirmek, 
  • Pozitif benlik duygusu geliştirmek,
  • Sorun çözme becerileri geliştirmek,
  • Ebeveyne psikoeğitim, danışmanlık, gerekiyorsa psikoterapi uygulamak,
  • Gelişimindeki diğer eksiklerin rehabilitasyonunu yapmak.

Çocukların travmaya ilişkin duygularını belirlemelerini ve semboller yoluyla bunları ifade etmelerini kolaylaştırmak amacıyla oyun, resim, müzik, öykü anlatımı, yazı yazma, kitap okuma, belli konular üzerinde tartışma, dans, drama ve rol yapma gibi çeşitli tekniklerden yararlanılabilir (Barenbaum ve ark., 2004; Geldard ve Geldard, 1999; Gupta ve Zimmer, 2008). Travmaya müdahale tekniklerinden güvenli yer egzersizi, psikolojik debriefing, sanatla dışa vurum çalışmaları, iyileştirici hikâyeler, BASIC-Ph, mektup tekniği, rahatlama\nefes egzersizleri, psikodrama teknikleri ve EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing/göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme) terapisi kullanılabilir. Ayrıca gerekli durumlarda psikofarmakolojik tedavi, bilişsel davranışçı terapi, oyun terapisi, aile terapisi gibi psikoterapi teknikleri ile de yardım edilebilir.

Mağdur Çocuklarla Psikososyal Müdahalede Kullanılabilecek Tekniklerden Örnekler

Güvenli Yer Egzersizi

Travmatik olayla baş etme becerileri güçlendirilirken güvenli yer egzersizi  (safe place)  sıklıkla kullanılmaktadır. Terapist, vakadan güven, huzur, sakinlik hissi yaratan “güvenli bir yer” yer tanımlamasını ister. Çocuktan bu güvenli yerin resmini çizmesi de istenebilir (Ayalon 1998; Shapiro 1995).

Düşünceyi Durdurma

İşlevsel olmayan düşünceler, çoğu kez çocuk ve ergenler üzerinde kartopu etkisi yapar. Küçük veya önemsiz gibi başlayan şey, zaman içinde önem kazanıp büyüyerek bireyi rahatsız edebilir. Bu teknik en iyi şekilde, işlevsel olmayan düşüncelerin başladığı ilk anda kullanılır. Çocuk veya ergen ‘DUR’ işaretini resmederek, susan bir zil hayal ederek veya tuğladan duvar planlayarak işlevsel olmayan düşüncelerin akışını durdurabilir. Önce problem yaratan düşünceyi belirler ve problemi gördüğü şekilde tanımlar. Terapist yüksek sesle ‘DUR’ diyerek düşüncelerini durdurur. Böylece, danışan bu şekildeki düşüncelerini benzer yolla engellemeyi öğrenir (Türkçapar, Sungur ve Akdemir, 1995).

Sosyal Beceri Eğitimi

Sosyal problemler birçok mağdur çocuk da görülür. Sosyal beceri eğitimi, becerilerin öğrenilebildiği ve bu nedenle buna sahip olmayanlara öğretilebileceği inancına dayanmaktadır. Psikososyal destek programlarında mutlaka yer alan bu eğitimde rehberlik, model olma, uygulama, geribildirim gibi yöntemler kullanılır. Dört aşamalı olan sosyal beceri eğitiminde önce öğrenilecek yeni davranış tanımlanır, sonra rehberlik ve model olarak yeni davranış öğretilir, daha sonra geribildirim vererek yeni davranışın uygulaması yaptırılır ve yeni davranış doğal çevreye uyarlanır. Bu eğitimde sıklıkla öğrenilen davranış tipleri soru sorabilmek, iltifat edebilmek, olumlu değişikler yapabilmek vb.dir (Bacanlı, 2019).

4-7-8 Nefesi

Kaygıyı ve stresi azalma anlamında kullanılabilecek en etkili yöntemlerden ve bu bağlamda uyku sorunlarını gidermek anlamında da önemli bir egzersizdir (Önder,2019).

Uygulama

Burnunuzdan nefes verin 4 saniye süresinde burnunuzdan nefes alın.

Aldığınız nefesi 7 saniye boyunca tutun.

Dudaklarınızı büzerek ağzınızdan “üffff” sesiyle ağzınızdan 8 saniyede güçlü bir şekilde verin.

Yoga

Çocuklar yaşlarına uygun yoga duruşları ve nefes tekniklerini öğrenerek hem eğlenirler hem de fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal yönden sağlıklı bir şekilde gelişirler. Çocuk yogası, kendi içinde ritmi olan, esnek, çocukların bedenlerini fark ettikleri, birbirleriyle olan ilişkilerinde ve doğadaki her şeye karşı saygı duymalarını anlatan, onları daha duyarlı bir yaşama teşvik ederken kendilerini kimseyle kıyaslamamalarını bedensel duruşlar, derin düşünme, nefes çalışmaları, hikâyeler ve oyunlar içerisinde öğreten bir yaklaşımdır. Örneğin bir çalışma sırasında ormanda safariye çıkıldığı hayal edilebilirken, safari sırasında karşılaşan hayvanların duruşlarını taklit edilir. Aslan, kobra, kedi, ağaç ve dağ olduğumuzda sırt, göğüs ve dengeyi hissetmeleri sağlanır. Ayrıca eşli çalışmalar yaparken, uyumu ve dengeyi yakalamak amaçlanır (Güvenkaya, 2019).

Ağaç Pozu: Bu poz çocuklarda konsantrasyon ve denge duyusunu geliştirir. Bacakları, uylukları, kasıkları ve damarları güçlendirir. Ayakta düz bir şekilde durarak harekete başlayın. Sol ayağınızı sağ bacağınızın içine getirin (ister diz altına, ister kasık kısmına ) Aşırı baskı uygulamayın. Dizinizi doğrudan açın ve görseldeki konuma getirin. Dengenizi sağlayarak iki elinizi kalp önünde birleştirin. Eğer dengenizi koruyabiliyorsanız kollarınızı havaya kaldırarak da birleştirebilirsiniz. Derin bir nefes alın ve birkaç dakika bu pozun içerisinde kalın (Larson ve ark.,2010)

BASIC – PH TEKNİĞİ

Baş etme insanların tehlike ve stres durumlarından sıyrılabilmek için gösterdikleri davranışlardır. İnsanlar kriz durumları ile baş edebilme gücüne sahiplerdir. İnsanın varlığını tehlikeye sokan belli durumlarda harekete geçme, kaçma, kendini savunma, bir süre için beynin ve vücudun acıyı, açlığı, endişeyi bastırması gibi inanılmaz derecede güçlü imkânları vardır. Etkin baş etme davranışları ihtiyaçlarımızı anlamayı, seçeneklerin farkına varmayı ve en fazla işe yarayacak eylemleri seçebilmeyi içerir. Lahad altı farklı baş etme kanalı kullandığımızı belirlemiştir. Bu model organize olmada, değerlendirmede ve iyileşmede kullanılabilir (Lahad,1997). BASIC – PH ( 6 D) adı verilen modelde bireyin baş etme kanalları şunlardır:

B- (Belief) Değer/İnanç: Bireyin kendine olan inancını, güvenini kapsar. Çocuklarla kendine güven çalışmalarına yer verilmesi önemlidir.

A- (Affect) Duygu: Çocukların travma hikayelerini anlatması, oynadığı oyun yoluyla duygularını ifade etmesi, resim yapması, şarkı söylemesi, ileriye dönük rol oyunları duygu kanalını harekete geçirir.

S- (Social interaction) Dayanışma: Çocukların travma ile baş etmesini kolaylaştırmak için çeşitli etkinliklerde yer alması, paylaşması, işbirliği yapması sağlanır. Biraz daha büyük çocuklara liderlik sorumluluğu verilebilir. Yetişkinler de bir arada olma, birbirlerine yardım etme yolu ile kendilerini bir gruba ait hissederler, birbirlerinden destek alırlar.

I- (Imagination) Düşleme: Dışarıdan gelen tehlikeye karşı koymada hayal etkilidir. Resim yapma, yazı yazma, rüyalar ve içten gelen duygularla yaratıcı çözümler bulmanın iyileştirici etkisi vardır.

C- (Cognition) Düşünce: Yaşanan kriz ile ilgili bilgi edinmek, yas tutma ve iyileşme sürecini başlatır. Olumlu sözler ise ifade etme, problem çözme ve olumsuzluklarla baş etme için kullanılacak önemli bir araçtır. Bilgi iyileşmeye yardım eder.

PH- (Physical) Davranış: Bedenin farkına varmak, gevşemeye yönelik bedensel hareketler yapmak, fiziksel beceriler bu alanda etkilidir.  Kişi ne kadar çok sayıda baş etme kanalını kullanılabilirse, iyileşmesi o kadar çabuk gerçekleşebilir. Bu nedenle çocuklarla yapılan psikososyal destek çalışmalarındaki etkinlikler planlanırken mümkün olduğunca her baş etme kanalını harekete geçiren etkinliklere yer verilmesinde yarar vardır.

Travma Odaklı Bilişsel Davranış Terapisi (TF-CBT)

Travma geçiren çocukların tedavi sürecinde kullanılan ve deneysel olarak kanıtlanmış en önemli destekleyicilerden biridir. Bu terapi yöntemi, cinsel istismar sonrasında çocuklarda ortaya çıkan semptomların azaltılmasında etkili olduğu düşünülen teknikleri incelemek için geliştirilen araştırmaya dayalı programlara ek olarak Cohen, Deblinger ve Mannarino (2006) tarafından geliştirilmiştir. Daha sonra diğer travma çeşitleri (travmatik yas, korku, istismar, fiziksel şiddet, hayatı tehdit eden hastalıklar, afetler vb.) için de kullanılmaya başlanmıştır. TF-CBT’nin bileşenleri, Psikoeğitim ve Ebeveynlik Becerileri, Gevşeme, Duygulanımı Düzenleme, Bilişsel Beceriler, Travma Öyküsü, Travma Hatırlatıcılarına Canlı Maruz Bırakma, Çocuk-Ebeveyn Seansları ve Gelecek İçin Güvenliği Sağlamadır. Uygulanacak bileşenler danışanlara göre farklılık gösterebilir ancak oyun içerikli müdahaleler genellikle çocuklar için gelişimsel açıdan uygun ve ilgi çekicidir, bu nedenle çeşitli kutu oyunları ve duygu paylaşımı içeren etkinliklerle, sanat terapisi müdahalelerini kullanmak gerekmektedir. Travma Öyküsü terapi süresince pek çok seansta uygulanır. Travmatik deneyimin anlatımı (öykünün oluşturulması) çocuğun öyküyü terapiste anlatırken canlandırma yöntemini kullanmasıyla yapılabilir. Örneğin çocuk travmayı bebek evinde oynadığı figürlerle canlandırabilir. Çocuk zaman içerisinde öyküyü ilk kez sözlü olarak ifade etme evresini geçeceğinden canlandırma yaparken öykü hakkında daha çok detay verebilir. Travma öyküsünün oluşturulmasından sonra çocuğun tepkilerini normalleştirmek ve verdiği cevapları ele almak üzere psikoeğitim devreye girmektedir. Travmanın doğası ve şiddeti bir yana, travmaya uğrayan bireyin geçmiş deneyimi, hâlihazırdaki durumu, gelecek beklentisi, psikolojik yatkınlığı ve sosyal destek çevresi gibi değişkenler arasındaki karmaşık ilişki, bireyin travmatik olaya yüklediği anlamı da farklılaşmaktadır (Cavett,2016).

TF-CBT’nin son unsuru gelecek için güvenliği sağlamadır. Bu bileşende güvenlik endişeleri üzerinde duran belirli müdahalelerin yanı sıra kukla ve bebekler kullanılarak canlandırma yapılabilir. ‘’Hayır’’ deme alıştırmaları için kullanılan megafonlar sınır çizmenin öğretilmesi için eğlenceli bir yöntem olabilir (Cavett,2009).

Oyun terapisi müdahalelerinin TF-CBT ile birleştirilmesi terapistin danışanı ile ilgi çekici, gelişimsel açıdan uygun ve deneysel olarak kanıtlanmış bir travma tedavisi süreci geçirmesini sağlar. TF-CBT’nin bileşenleri terapiye gelen çocuğun ilgi alanları ve gelişimsel düzeyine göre esneklik gösterebilir (Cavett,2016). Çalışmaların ve terapötik müdahalelerin ilgi çekici, yenilikçi ve oyun ile harmanlanmış olması çocukların bu süreci daha istekli kabul etmelerini sağlamaktadır. Bu bölümde yer verilen tüm aktiviteler çocukların ilgisini çekerek pozitif bir terapi deneyimi sonucu elde edilmesine yöneliktir. Buradaki aktiviteler ve diğer yaratıcı aktiviteler terapi sürecinde terapistin çocuğun ilgisini çekmesini sağlayacak ve dolayısıyla seans sonuçlarını olumlu yönde etkileyecektir.

EMDR

Uyumlu Bilgi İşleme (AIP-Adaptive Information Processing) modeline dayanan EMDR terapisi, yapılandırılmış 8 aşamalı standart bir protokolden oluşur. Terapinin 8 aşaması, vakanın öyküsü, hazırlık, değerlendirme, duyarsızlaştırma/işlemleme, yerleştirme, beden tarama, kapanış, yeniden değerlendirmeden oluşur (Shapiro,1989, 2011). EMDR terapisi 1989 yılında Francine Shapiro tarafından geliştirilmiş, pek çok araştırmada etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır (Maxfield, 2009). EMDR’ın diğer yaklaşımlardan farkı, birbiri ardına gelen çift yönlü ve ritmik uyarım kullanarak danışanı travmatik anıya duyarsızlaştırmak amacıyla yönlendirmesidir (Shapiro ve Maxfield, 2002). EMDR, uyumlu Bilgi İşlemi Modeli (AIP)’ne dayanır. Bu model, daha önceki deneyimlerden kaynaklanan birçok durumun kişinin duygu, düşünce veya davranışlarını tetikleyip harekete geçirdiğini; bunların travmatik anıların doğru şekilde işlenmemesinden kaynaklandığını varsayar. EMDR, başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere dünyanın önde gelen sağlık kuruluşları tarafından travmanın psikolojik etkilerini gidermede kabul gören bir terapi yaklaşımıdır. Çocuklarla gelişimsel EMDR protokolü uygulanır.

Özetle, çocukların kendilerini değerli ve güvende hissetmeye ihtiyaçları vardır. Özellikle mağdur çocukla ilk önce güven ilişkisi kurulması çok önemlidir. Çocuk yaşına uygun bir biçimde müdahalenin her aşamasında, her seans akışı hakkında bilgilendirilmeli ve kendini ifade etmesi desteklenmelidir. Kendileri hakkında verilen kararlarda söz sahibi olmaları sağlanmalıdır. Çocuğun güvende hissetmesi için bireysel görüşmeler düzenli sürdürülmelidir. Müdahale planında olumlu yeni hedefler ve stratejiler geliştirmek, olumlu ilişkiler geliştirmek ve sürdürmek, duygularını tanımak ve yönetmek, hedef koymak ve bu hedefe ulaşmak, başkalarının bakış açılarına değer vermek için gereken temel yetkinlikleri kazanmasına yardım etmek yer almalıdır. Ayrıca Diaz-Varela ve arkadaşlarının (2015) vurguladığı gibi, bireyin dayanma ve baş etme gücünün akranlar, aile, öğretmenler, kaynak kişilerle yani toplum desteğiyle de geliştiği unutulmamalı, sosyal destek ağları kuvvetlendirilmelidir. Son olarak, psikososyal destek sonlansa da mağdur çocuk belli aralıklarda izlenmelidir. Zira her gelişim aşamasında tekrar psikososyal desteğe ihtiyaç duyabilir.

Kaynaklar

American Psychiatric Association (APA). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorder. (2013) (5th edn) (DSM-5). 

Ayalon, O.  (1998)   Reconciliation-Charging The Face Of The Eneny. Comminity Stress Prevention Vol.3,S:62_75.

Bacanlı, H. (2019).Sosyal Beceri Eğitimi.8. Baskı, Pegem Akademi. Ankara.

Barenbaum, J.& Ruchkin, V.&Stone,M.S. (2004).  The psychosocial aspects of children exposed to war: Practice and policy initiatives.Uppsala University

Bessel A van der Kolk (2014) The Body Keeps the Score. Penguin Books. USA.

Blumenfeld, S., Groves, B.M., Rice, K.F., & Weinreb, M. (2010). Children and trauma: A curriculum for mental health clinicians. Chicago: The Domestic Violence & Mental Health Policy Initiative.

Burke, N.J., Hellman, J.L., Scott, B.G., Weems, C.F & Carrion, V.C. (June 2011).  “The Impact of Adverse Childhood Experiences on an Urban Pediatric Population,” Child Abuse and Neglect, 35, No. 6.

Cavett, A. (2009). Parachute Feelings Bounce-Ometer. In L. Lowenstein (Ed.) Favorite Therapeutic Activities For Children And Adolescents: Practitioners Share Their Most Effective Techniques, Lowenstein (Ed.), (Free Ebook Available At www.lianalowenstein.com)

Cavett, A. M. (2016). Playful Trauma-Focused Cognitive-Behavioral Therapy For School-Age Children. In A. A. Drewes & C. E. Schaefer (Eds.), Play Therapy İn Middle Childhood (P. 53–75). American Psychological Association.

Cohen, J., Mannarino, A., & Deblinger, E. (2006). Treating Trauma and Traumatic Grief in Children and Adolescents. New York: The Guilford Press.

Cozolino, L. (2006). The Neuroscience Of Human Relationships: Attachment And The Developing Social Brain. New York. Norton&Company

Diaz-Varela, A. H., Patrinos, H., Reyes, J., Kelcey, J.,Et All. (2015). Learning İn The Face Of Adversity: The Unrwa Education Program For Palestine Refugees. Washington, Dc: World Bank Group. Doi:10.1596/978-1-4648- 0706-0.

Eroğlu, Z. Ve Demiröz, F. (2020). Aile Çalışma Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına Bağlı Kuruluşlarda Psikososyal Destek Hizmeti Alan Çocukların Bu Hizmete İlişkin Algıları. Toplum Ve Sosyal Hizmet, 31(1), 131-151.

Fellitti, V.J. & Edwards, V. J.&, Freyd, J. J.&, Dube, S. R.&, Anda, R. (2012). Health outcomes by closeness of sexual abuse perpetrator: A test of betrayal trauma theory. Journal of Aggression, Maltreatment & Trauma, 21(2), 133–148.

Ford, J.D& Courtois, C.A (2009).Defining And Understanding Complex Trauma And Complex Traumatic Stress Disorders. In C.A. Courtois And J.D.Ford (Eds, Treating Complex Traumatic Stress Disorders: An Evidence- Based Guide. Pp:13-30.Newyork Guilford Press.

Geldard, K. ve Geldard, D. (1999). Counselling Children: A Practical İntroduction. London: Sage

Publications.

Gomez, A.,M. (2013).EMDR Therapy and Adjunct Approaches With Children Complex Trauma, Attachment, and Dissociation. Springer Publishing Company, LLC

Gupta, L., Ve Zimmer, C. (2008). Psychosocial İnterventions For War Affected Children İn Sierra Leone. British Journal Of Psychiatry, 192, 212-216.

Güvenkaya, L. (2019). Yoga Yapan Ve Yapmayan Bireylerin Algılanan Stres Ve Yaşam Memnuniyetlerinin Karşılaştırılması. Yakın Doğu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Lefkoşa.

Ivarez, MB, Pere Roura, MB, MPH, Anna Ose´s, MB, Quintí Foguet, MD, Judit Sola`, BSc, and Francesc-Xavier Arrufat, MD (2011). The Journal of Nervous and Mental Disease.

Lahad, M. (1997). Basic Ph- The Story of Coping Resources. Community Stress Prevention, Vol:1-2 Second Edition, pp. 117-145.

Larson, Heidi A.; El Ramahi, Mera K.; Conn, Steven R.; Estes, Lincoln A.; Ghibellini, Amanda B. (2010). Reducing Test Anxiety among Third Grade Students through the Implementation of Relaxation Techniques. Jurnale of School Counseling, v8,n.19.

Korkmazlar, Ü.(2014). Okul Psikolojik Danışmanı E-Bülteni Sayı 3, Ekim 2014 Türk Psikolojik Danışma Ve Rehberlik Derneği İzmir Şubesi.

Kraybill O. G. (2021).Psychoeducation in Trauma-Focused Psychotherapy Recognize Symptoms as Helpful Survival Mechanisms. Posted Mar 31, 2021 

Maxfield, L. (2009).EMDR Milestones: The First 20 Years. Journal of EMDR Practice and Research 3(4):211-216

Önder, Ö. (2019).365 Gün Nefes. Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul.

Perry, B. D. (2006). Applying Principles of Neurodevelopment to Clinical Work with Maltreated and Traumatized Children: The Neurosequential Model of Therapeutics. In N. B. Webb (Ed.), Social Work Practice with Children and Families. Working with traumatized youth in child welfare (p. 27–52). The Guilford Press.

Shapiro, F. (1989). Eye Movement Desensitization: A new treatment for post-traumatic stress disorder. Journal of Behavior Therapy and Experimental Psychiatry, 20, 211-217.

Shapiro, F.& Maxfield, L. (2002) Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR): information processing in the treatment of trauma. J Clin Psychol,  Aug;58(8):933-46.

Shapiro, F. (2011). Eye Movement Desensitization and Reprocessing: Basic Principles, Protocols and Procedures. 2. Baskı, New York, Guilford Press.

Shapiro, F.(1995).Eye Movement Desensitization and Reprocessing: Basic Principles, Protocols, and Procedures. New York: Guilford Press. 

Shapiro F, Maxfield L. (2002). Eye movement desensitization and reprocessing (EMDR): Information processing in the treatment of trauma. Journal of Clinical Psychology, 58:933-946.

Teicher, M. H. & Samson, J. A (2013). Childhood maltreatment and psychopathology: a cse for ecophenotypic variants as clinically and neurobiollogically distinct subtypes. .J.Psychiatry.170,1114-1133

Teicher, M.H.& Parigger, A. (2015) The ‘Maltreatment and Abuse Chronology of Exposure’ (MACE) Scale for the Retrospective Assessment of Abuse and Neglect During Development.Published: February 25, 2015

Teicher, M. H., Andersen, S. L., Polcari, A., Anderson, C. M., & Navalta, C. P. (2002). Developmental neurobiology of childhood stress and trauma. The Psychi

Türkçapar, H., Sungur, M. Z., Akdemir, A. (1995). Çocuk Ve Ergenlerde Bilişsel Terapiler. Çocuk Ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 2(2), 93-100.

Van der Kolk, B. (2014) The Body Keeps the Score: Mind Brain and Body in the Transformation of Trauma.  Penguin Books Ltd. (UK)

World Healt Organization (WHO) (2017) Child Maltreatment. “The Health Sector Responds”. https://www.who.int/docs/default-source/documents/child-maltreatment/child-maltreatment-infographic-en.pdf?sfvrsn=7d798249_2