Ev ödevleri öğrenciler için öğrenme, anne-babalar içinse çocuklarının eğitimiyle ilgilenmek için bir fırsattır. Ev ödevleri çocukların öğrendiklerini gözden geçirmelerini ve uygulamalarını, bir sonraki ders için hazır olmalarını, kaynakları kullanmayı, araştırma yapmayı öğrenmelerini ve konuları daha uzun zamanlarda incelemelerini sağlar. Bunlarla birlikte, çocukların düzenli çalışma alışkanlıkları geliştirmelerine yardımcı olur, bağımsız çalışmayı ve sorumluluk almayı öğretir.
Çocuğumuza sorumlulukları kazandırarak işe başlayacağız. Bunun için onu zorlamadan uygun bir dille açıklamalar yaparak, ders çalışma ve ödev yapmanın gerekliliğini vurgulayarak, ödevini yapması ve yapmaması halinde karşılaşacağı durumlar hakkında sohbet ederek sorumluluğunun farkına varmasını sağlayın.
Ödev yapma alışkanlığını çocuklarımıza aşılayabilmemiz için öncelikli olarak çocuğa niçin ödev yapılması gerektiğinin ve tamamlamanın neden önemli olduğunun onun anlayabileceği bir dille açıklanması gerekir. Çünkü çocuklar bunu kavramadıklarında ders yapmamak için kendilerince mantıklı sebepler bulup, “Ben bunları biliyorum bildiğim şeyleri tekrarlamanın ne anlamı var !”gibi yorumlarda bulunup bu konuda sizinle gereksiz tartışmalara girebilirler Her anne-baba çocuğunun özelliklerini iyi bilmeli ve ders ortamı hazırlarken de buna göre bir ortam hazırlanmalıdır. Dikkatini dağıtmayacak bir ortam hazırlanmalıdır.
Her öğrencinin öğrenme stili farklıdır. Çocuğun kendisine ait bir çalışma odasının olması, eğer bu mümkün değilse evin sessiz bir köşesi ona ayrılmalıdır. Sese ihtiyaç duyan bir öğrenci ise motive etmek adına hafif ve kısık sesli bir müzik çalınabilir. Çocukların çalışma ortamlarında televizyon, telefon, ışıklı, hareketli dikkat dağıtacak eşyaların olmamasına, odasına fazla girilmemesine dikkat edilmeli, bir süre ders çalışıp bir süre mola vererek çocuğun verimini arttırmaya ve ders çalışmasından bu şekilde en fazla verim alınmaya çalışılmalıdır. Çünkü çok ders çalışmak değil etkili çalışmak önemlidir. Eğer çocukların sürekli ders çalışmasını beklersek ve kendilerine ayıracak zaman bırakmazsak bu onları ders çalışma ve ödev yapma alışkanlığından uzaklaştırabilir.
En güzel ders programı uygulaması ve uyulması en kolay programdır. Bu nedenle ders programı çocuğun en rahat ders çalıştığı saatlere göre (örn. bazı çocukların zihni sabahları daha açıktır, bazıları akşam saatlerinde daha rahat çalışır) ayarlanmalı, oturduğu yer aşırı rahat veya çok rahatsız olmamalıdır. Okuldan geldiğinde dinlenmek için yeterli süre ayrılmalıdır. Programın yazılı olması, görülebilecek yere asılmalıdır. Gerektiğinde değişiklik yapabilmeye açık olmalı ve programa uyulamadığında kararsız kalmadan yeni bir düzenleme yapılmalıdır. 20-25 dakikalık çalışma aralarda 10′ar dakikalık molalar uygun olabilir. Ancak çocuğun dikkat süresine göre arttırıp azaltılabilir. Dersten sonra kısa bir tekrar bilgilerin kalıcı olması açısından faydalıdır. Ders programı yapılırken çocukla birlikte program oluşturulmalı ancak uygun olmayan önerilerinin neden olmayacağı konusunda makul bir açıklama yapılmalıdır. Örneğin çocuk programına günde 3 saat TV izleme veya bilgisayarla oynama gibi bölümler eklemek isteyebilir. Bu gibi durumlarda net bir tavır sergilenmelidir. Yani çocuğun uygulayacağı bir programı olmalı, fakat bu belli sınırlar dâhilinde olmalıdır. ve bunu görsel, renkli materyallerle, duvara asacağımız programlarla ilgi çekici hale getirilebilir. Çocuğun uyku ve yemek saatlerinin düzenli olmasına özen gösterilmeli, haftanın belli bir günü tatile ayrılmalıdır.
– Ders çalışmak nasıl çekici hale getirilebilir?
– Ödevin kısa bölümlere ayırılması, iki zor ders arasına daha kolay ve yorucu olmayan bir dersin koyulması, çocuğun hedefine ulaştığında kendini ödüllendirmesi, programına uyduğunda bunu fark ettiğinizin ona hissettirilmesi ve onore edilmesi, masa başında hayal kurmaya başladığında kalkıp bir dolaşması gibi önerilerde bulunulması faydalı olacaktır.
– Ders çalışmaktan sıkılan çocukların aileleri neler yapmalıdır? Sorunun kökeni nasıl keşfedilir?
– Bir çocuğun ders çalışırken sıkılması doğal bir durumdur. Ancak çocukta bu durum abartılı bir şekilde yaşanıyorsa, dersin başına hiç oturamıyor veya ödev yapması saatler sürüyorsa, elinden geleni yaptığı halde başarıyı yakalamıyor ve bu nedenle ders çalışmaktan soğumuşsa, evde veya okulda çocuğun ders çalışmasına neden olabilecek çocuğu rahatsız edebilecek faktörler varsa bunların nedenlerini araştırmak ve çözüm bulmak amacıyla bir uzmana danışılması faydalı olacaktır.
– Anne-babalar çocukların ödevlerine yardım etmeli midir?
– Çocuklar okula ilk başladıkları dönemlerde ödev yapmakta problem yaşayabilirler. Çünkü bu onlar için yeni bir görevdir. Ödevlerini nasıl yapacaklarını, bilgiye nasıl ulaşacaklarını bilemeyebilirler. Okuldan geldikten sonra bir de ödevle uğraşmak sıkıcı gelebilir. Bu nedenle ailelerin çocuklarına nasıl ders yapacaklarını öğrenmeleri konusunda yardım etmeleri faydalıdır. Ancak yardım etmek çocukları yorulduğunda onların yerine çocukların ödevini yapmak değil, nasıl yapması gerektiği konusunda bilgilendirmek, sözlüğe nasıl bakacağını, bilgiye nasıl ulaşacağını öğrenmesini sağlamak, bunları kendi yapabilecek hale gelene kadar yönlendirici olmaktır yani rehberlik yapmaktır.
Anne-babalar çocuk bunları öğrendikçe aşamalı olarak ödev yapma sorumluluğunu tamamen çocuğun kendisine bırakmalı ve anlamadığı, zorlandığı ve ne yapacağını bilemediği durumlarda ona yardıma hazır olduğu mesajını vermeli fakat anlamadığı noktaları çözme değil konu ile ilgili farkındalık kazandırmaya çalışılması gerekmektedir.
– Fazla yardımın ne gibi zararları vardır? – Fazla yardım edilen çocuklar sorumluluk alma alışkanlığını kazanamaz ve sorumluluklarının başkalarının üzerine yıkma davranışını alışkanlık haline getirebilirler. Yardım veren kişi yanlarında olmadığında başaramayacakları hissine kapılıp, çabuk vazgeçen, yapamadıklarında ağlayan, problem çıkaran çocuklar haline gelebilirler ve bu kendine olan güvenlerini etkilemekte hatta ilerde bağımlı bir kişilik yapısı oluşmasına dahi sebep olabilmektedir. Hiç yardım etmemek, yol göstermemekte, zorluklar karşısında desteksiz kalabileceği duygusu uyandırabilir, kısaca dengeli ve tutarlı ve rehberlik edici bir tutum sergilenmelidir.